Çanakkale Zaferi’nin 107. yıldönümü |
Destan bir olağanüstülüktür; gerçekte olmayacağını düşündüğümüz başarıları hikâyeleştirerek anlatır.
Çanakkale Zaferi’nin destan olarak nitelendirilmesini haklı kılan şey tam olarak bu özelliklerden kaynaklanıyor. İmkânsız gözükenin başarılmasıdır. Olağanüstü biçimde insanlık tarihine tön vermiştir.
Kendinden 8 kat kuvvetli işgalcilere karşı, Türk halkı 253 bin şehit verdi, ama düşmana geçit vermedi. Bu iradesiyle sadece kendi tarihini değil, bir bütün olarak dünya tarihini değiştirdi.
Çamakkale Zaferi, 20. yüzyılı şekillendiren ve tarihin akışını değiştiren gerçek bir destandır.
ÇANAKKALE ZAFERİ EMPERYALİZMİN YENİLEBİLECEĞİNİ GÖSTERDİ
Dünyanın en büyük kurmaylarından biri olan Mustafa Kemal Atatürk ve Türk ordusunun diğer liderleri cephede yer alan her etnik kökenden ulus çocuğunu seferber ederek, denizlerin ötesinden gelen işgalcileri durdurdu. İşgalciler geldikleri gibi geri giderken, bütün dünya emperyalizmin yenilebileceğini Türkler sayesinde gördü. İnsanlık tarihinin en yoğun yüzyılı olan 20. yüzyıldaki bağımsızlık savaşları için yakılan ilk ateşti Çanakkale Zaferi. Şehitlikte, Anadolu'nun her yerinden gelen, her etnik kökeden askerin mezarını görebilirsiniz; orada Rumlar, Ermeniler ve Kürtler ve başka pek çok etnik kökene sahip insan vatan savunması için Türklerle yanyana savaşmaştır ve şu anda yanyana yatmaktadır. Bu gerçek, bugün Türk yurttaşlığı üzerinden açılan tartışmaya cevap niteliğindedir.
TÜRK YURTTAŞLIĞI
Atatürk, "Ne mutlu Türküm diyene" derken, bir etnisiye vurgu yapmamıştır. Ulus devlet olma zorunluluğunun gereğini anlatmıştır; çünkü 20. yüzyıl ulus devletlerin çağıdır. Kendi pazarı, sermayesi, askerî gücü ve moderniteye uygun üst yapı kurumları olan ulus devletler ortaya çıkmaktadır. Ve her bir ulus devlet bir kimlik etrafında birleşmektedir. Kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin üst kimliği ise Türk yurttaşlığıdır. "Ne mutlu Türküm diyene" sözü milleti yurttaşlık temelinde birleştirmekterdir. Türkiye Cumhuriyetine yurttaşlık bağıyla bağlı her bir insanı, etnik aidiyetinden bağımsız biçimde, hakkı-hukuku olan eşit bireyler hâline getirmektedir. Atatürk'ün ortaya koyduğu milliyetçilik kavramı hiçbir biçimde dışlayıcı değildir. Aksine birleştirici ve kapsayıcıdır.
MODERN DEVLET
Türk milliyetçiliği geç bir milliyetçiliktir. Modern dönem ulus devletlerinin ideolojisi olan milliyetçilik; Osmanlı imparatorluğuna Balkanlar'dan girmiş, Yunan ve diğer Balkan ülkelerinin ayaklanması ve bağımsızlıklarını ilân etmeleri sonucunu doğurmuştur. Türklerdeki etkisi ise bu olaylardan sonra ortaya çıkmıştır. Ümmetçilik çağdışı kalmıştır. Yeni Türk devletinin ihtiyacı olan şey, modern milliyetçi, yani ulusçu anlayışta örgütlenmektir. Bu bir zarurettir. Böylece her etnik kökenden insan ulus kimliğinde biraraya gelmiştir. Güncel bir tartışma konusu olan Andımız meselesini de bu teorik çerçeveye bakarak anlayabiliriz.
DÜNYANIN EN ZENGİN KAVMİ
Türkler karşılaştıkları topluluklarla en çok karışan kavimdir. Bu hâliyle dünyanın en zengin, en çeşitli kavmidir. Orta Asya'dan Pers ülkesi İran'a, oradan Anadolu'ya, Karadeniz üzerinden Avrupa'ya ya da Çin'e ve Afrika'ya giderken karşılaştığı bütün kavimlerle karışarak varlığını sürdürmüştür. Bu tarihsel temele sahip olan ve modern çizgilerini Atatürk'ün oluşturduğu Türk milliyetçiliği hiçbir zaman dışlayıcı olmamıştır. Çanakkale Zaferi, vatan ve ulus kavramını doğru anlamamızı sağlayan eşsiz bir örnektir. Bu büyük zafer, hiç kuşku yok ki Türk tarihinin en parlak kesitlerinden bir tanesi; fakat aynı zamanda dünya siyasal tarihi açısından da büyük bir önem arz ediyor. 18 Mart 1915'te kazanılan zafer, başını İngilizlerin çektiği emperyalizmin Anadolu ve Orta Asya'yı işgal etme planlarını boşa çıkardı.
GERÇEK LİDER
Mustafa Kemal Atatürk, savaş başladığında Sofya'da Askerî Ateşe iken, görev ister, 19. Tümen Komutanı olarak bölgeye atanır ve ne kadar büyük bir kurmay olduğunu ispatlar. Dünya, Türk Kurtuluş ve Devrimi'nin liderini tanımaya başlamıştır. Atatürk'ün başarısını düşman bile itiraf etmek zorunda kalmıştır: "O genç ve dâhi Türk Şefi'nin (Mustafa Kemal) o esnada Çanakkale'de bulunması, müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden bir tanesidir." -İngiliz yazar Alan Morehead
DÜNYA TARİHİ DEĞİŞİYOR
Türk ordusu bir destan yarattı. 253 bin şehit vererek Çanakkale'nin geçilmezliğini tüm dünyaya ispat etti. Aynı zamanda büyük Kurtuluş Savaşımızın da temelini attı. Şâyet emperyalistler oradan geçseydi, Anadolu ve Karadeniz üzerinden, tüm noktalarda sıkışmış olan Çarlık Rusyası'nı ölümden kurtaracak; böylece Rusya'daki devrimlerin de önüne geçerek, Anadolu ile birlikte Orta Asya'ya da yerleşmiş olacaktı. Türk Ordusu, bu büyük emperyalist planı bozdu, Çanakkale'de geçit vermedi. Anadolu'yu kurtardı, böylece Rusya'da Çarlığın yıkılmasını hızlandırdı. Rusya'da 1917'de devrim yaparak iktidara gelen Bolşevikler ise emperyalizme karşı verdiğimiz Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın en büyük destekçisi oldu. Türkler kendi tarihleriyle birlikte dünya tarihini de değiştirdiler.
BİR ULUS
Çanakkale Zaferi'nin dünyaya gösterdiği bir başka gerçek ise farklı etnik kökenlerin vatan savunmasında bir ulusa dönüşebilme gerçeğiydi. Anadolu'nun değişik yerlerinden gelen farklı etnik kökendeki insanlar, bir ulus kimliği altında birleşti ve aynı amaç için canlarını verdiler. Türklerin Vatan ve Ulus savunması tüm mazlumlar dünyasına örnek oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder