![]() |
Yaşamak umutlu olmayı gerektirir |
Belirsizlik kaygıyı doğuran başlıca ekendir. Gelecekte kötü şeyler olabileceğine dair endişe, geleceksizlik, başarısızlık, kaybetme ve kötüye gitme düşüncesi, kaygı sorununu ortaya çıkaran temel dinamiklerdir.
Kaygı tek başına düşünüldüğünde bir sorun değildir. Pek çok bilimsel araştırma kaygı hâlinin bir sorunu çözme ya da herhangi bir işi yapma konusunda motive edici olduğunu ortaya koymuştur.
Belli düzeydeki kaygı harekete geçiricidir. Çözüme ve sonuca ulaşmayı sağlayan konsantrasyon ve enerjiyi sağlar; sorun kaygının makûl ölçüde tutulamamasıdır.
Aşırı ve sürekli kaygı durumu muhakeme yeteneğini ortadan kaldırır, fiziksel aksiyonu gerçekleştirmeyi sağlayacak enerjiyi de yok eder. Bir korku hâline dönüşür; oysa ortada korkmayı gerektirecek bir tehlike yoktur; bir olasılıktan söz edilebilir. Şu anda gerçekleşmediğine göre, olasılığı ortadan kaldırma şansı vardır ve bunun yolları aranmalıdır.
Bu noktada ne kadar güçlü olduğunuz önemlidir. Kaygıyı kontrol altına almak ya da yönetmek kişilikle ilgilidir. Örselenmiş, aşırı travmatik kişilikler, belki başkalarının yardımıyla aşırı kaygı hâline direnebilimektedirler; fakat temelde insan, kaygılarını ortadan kaldıracak güce ve umuda sahip olmalıdır. Bunlardan yoksun olmak, kaygıların ve sonrasında gelecek korkuların esiri olmak demektir.
Ne kendi küçük hayatlarımızdaki sorunlar ne de memleket meselesi oturup kaygılanarak çözümlenemez.
Güçlü ve umutlu olmak gerekir. Yaşam umudunu kaybetmeyen güçlü insanlar için çözümler sunar.
https://twitter.com/ozgursancarr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder