![]() |
Hiroşima'da 140 binden fazla masum insanı öldürdüler |
SAVAŞTAN 50 YIL SONRA
Uzun ve sıkıcı geçen bir yaz döneminin sonuna geldik; sıcaklar devam edebilir; ancak artık mevsim sonbahara dönüyor; belki de İstanbul için en güzel mevsim sonbahar; renkler sanki daha belirgin, kalabalık ve kirli havanın etkisini arttıran nemli sıcak yerini rüzgârla gelen serinliğe bırakıyor.
Takvim yaprakları ise dünya için önemli olan bir tarihi hatırlatıyor: 1 Eylül 1989.
İkinci emperyalist paylaşım savaşı, yani 2. Dünya Savaşı'nın başladığı gün olan 1 Eylül, 1989'da Dünya Barış günü olarak ilan edilmişti. 1939'da başlayan savaştan tam 50 yıl sonra 1989'da, 1 Eylül Dünya Barış günü olarak kutlanmaya başlandı.
SAVAŞ HUKUKU
Hitler Almanyası'nın Polonya'yı işgaliyle başlayan ve milyonlarca kişinin ölümüne neden olan 2. Dünya Savaşı başta Avrupa olmak üzere evrenin pek çok bölgesinde onulmaz yaralar açmıştır.
Savaşın son aşamasında Abd, Japonya'nın Hiroşima kentine atom bombası attı; bu insanlık tarihinin gördüğü ilk nükleer saldırıydı. "Little boy" adlı uranyum yüklü bomba atıldıktan 43 saniye sonra Hiroşima'nın 600 metre üstünde patladı; ilk anda 500 metre uzaklıktaki insanların yüzde 90'nını öldürdü; bir hafta içerisinde 30 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti; bazı kaynaklara göre ise ölü sayısı 140 binin üzerine çıktı. Savaşta bile hukuk vardır. Masum insanlar göz göre göre öldürülmez. Hiroşima'da insanlıkla birlikte hukuk ve kanun da öldürülmüştü.
"Savaşta yasalar susar"
Cicero
Hiroşima'da acıyla koşan çırılçıplak çocuklar üzerine şiirler yazıldı, şarkılar yapıldı; ama savaşlar bitmedi.
Emperyalizm ve dünyanın zenginliklerine hâkim olma mücadelesi devam ediyor.
"Bizim barış ülküsüne ne kadar bağlı olduğumuzu, bu ülkünün güvenlik altına alınmasındaki dileğimizin ne kadar esaslı bulunduğunu izaha lüzum görmüyorum."
Mustafa Kemal Atatürk
VATAN SAVUNMASI
Türkiye 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında denge politikası izledi, final aşamasındaki sembolik kararın dışında, savaşa dahil olmadı. Savaş insanlığa karşı işlenebilecek en büyük kötülüklerden bir tanesidir.
Savaş yurt savunması, memleket ve namus için yapılır. Tüm bu temel değerlerimize saldırı olduğunda savaş kaçınılmazdır.
"Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir"
Mustafa Kemal Atatürk
İnsanlığın ortak çıkarlarını savunan her bir kişi, savaşın nasıl bir büyük felaket olduğunu çok iyi bilir. Savaşların olmadığı, her ulusun barış içerisinde yaşadığı bir dünyayı arzu eder.
Emperyalizme karşı mazlum milletlerin ilk büyük zaferini kazanan Türk milletinin öncüsü Atatürk, düşman bayrağının bile çiğnenmesine, yakılmasına engel olmuştur.
Ufku sadece yaşanan dönemle sınırlı değildir. Büyük bir öngörüye sahiptir. Vatan savunması kazanıldıktan sonra, barışı tesis etmenin temel görev olduğunu söylemektedir:
SULH OLMAK
"Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözü bu büyük öngörünün en sarih ifadesidir. Bu söz evrensel bir programıdır.
Atatürk bir büyük dünya lideridir; işgalcilere karşı on yıllarca süren anıtsal bir vatan savunması yapan Türk milletinin, yurt toprağı kurtarıldıktan sonra barış içerisinde yaşaması gerektiğini saptamıştır. Hem içeride hem de dışarıda sulh gerekmektedir. Milletin ve insanlığın biricik ihtiyacı budur.
Bu nedenle Latin Amerika'dan Uzak Asya'ya Balkanlar'dan Afrika'ya kadar barış ve insanlığın ortak geleceğini savunan herkes, her ulus Atatürk'ü bir dünya lideri olarak, dün olduğu gibi bu önemli günde de saygıyla anmaktadır.
1 Eylül Dünya Barış günü kutlu olsun!
https://twitter.com/ozgursancarr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder