29 Ekim 2023 Pazar

Cumhuriyet ve Türk Solu

Cumhuriyetin 100. yılı


Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz. Ne mutlu ki Cumhuriyet var; bize modern bir yaşam getirdi; her ihtiyacımıza karşılık gelen, bilim ve edebiyat dili Türkçeyi armağan etti...

Kadına hakettiği hukuksal ve toplumsal değeri verdi;  hem de yüzyıllara dayanan demokratik devrim ve modernite geleneğine sahip olan Batılı ülkelerden önce bunu gerçekleştirdi. 

Planlı ve karma ekonomik modelle, tüm imkânsızlıklara karşın, tarım ve sanayîde hızlı bir gelişme gösterdi. Türkiye kendi kendine yeter bir ülke olma potansiyelini gördü. 

Bugün Cumhuriyetimizin halk tarafından nasıl büyük bir heyecanla sahiplenildiğini görmek mutluluk verici; ama günün acil görevi Devrimci Cumhuriyeti ileri götürmek, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimci kararlılığında olmaktır. Cumhuriyete sadece bekçi olarak değil, devrimci olarak sahip çıkmalıyız, yarım kalmış Türk devrimini tamamlamak amacıyla... 

TÜRK DİLİ VE LAİKLİK 

Türk Tarih ve Dil Kurumu'yla yüzyıllardır aşağılanan Türk kimliğine hakettiği itibarı yeniden kazandırdı. 

Laiklik ve seküler devlet anlayışıyla her dinden insanın inanç hürriyetini yasal güvence altına aldı. Bölge merkezli dış politika ve Atatürk'ün ''Yurtta Sulh Cihanda Sulh'' sözünde anlamını bulan, doğru ve barışçıl bir dış siyaset izledi. Bu haliyle Cumhuriyetin dünyadaki itibarı arttı; bir devlet politikası hâline gelen, tutarlı bir dışişleri çizgisine sahip olduk. Eğitim hakkını, olması gerektiği gibi tüm topluma verdi, eğitim birliği ile okur yazar oranı hiç olmadığı kadar arttı. Avrupalının  yüzyıllar süren aydınlanma devrimini, mükemmele yakın biçimde, kısa bir zaman aralığına sığdırdı. Meşrutiyet ve Jön Türk hareketiyle gelen Aydınlanma süreci, Cumhuriyet sayesinde en olgun dönemine kavuştu. Amacı bilim üretmek olan yeni okul ve üniversiteler kuruldu. Böylece yeni nesiller geleceğe bilim ve aydınlanma ile bağlanma şansı elde etti.    

MODERN VE ÜRETEN BİR ÜLKE OLMAK 
Cumhuriyetin programı, geçmişte olduğu gibi, bugün de tüm sorunları çözmeye muktedirdir.  
Cumhuriyetin devrimci programının kararlılıkla uygulanması bunun için yeterli...
En sade biçimde Cumhuriyet Devrimleri, modern ve üreten bir ülke yaratmayı amaçladı. Bunun için kocaman bir adım attı; ne yazık ki devamı getirilemedi.
Bugün ekonomiyi çevrilebilir duruma getirecek rasyo-ekonomik politikaların üretilememesinin başlıca nedeni Cumhuriyetin ortaya koyduğu üretim ekonomisinden tamamen kopmaktan kaynaklanıyor. 
Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu unsurları karma ekonomik politikayı benimsemişlerdi.
Karma ekonomik politika, millî sanayi ve çiftçiyle birlikte, çalışan güçlü bir emekçi sınıfı da oluşturmayı amaçladı; böylece millî politikaları güçlendirecek bir ulusal sermaye oluşturulabildi. Halkçılık prensibi bunu destekledi. Ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtardı.
Türkiye bugün üretimden kopmuş, dışa bağımlı bir ülke konumunda. Borcun borçla ödendiği, para spekülasyonları ve dolar/döviz ile baskılanan ekonomik yapı, her zamankinden daha büyük bir hayat pahalılığı ve ağır vergiler olarak halka dönüyor.
"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh"
                     
                                    Atatürk 
ULUS DEVLET 
Cumhuriyet, tam bağımsız ülke fikrinin gerçekleştirilebileceği biricik sistemdir. Emperyalizmi yenerek kuruldu ve tüm ezilen milletlere örnek olan Kurtuluş Savaşı'nın sonucu olarak ortaya çıktı. 
Temel fikri bağımsızlıktır ve özgür bir ülke yarattı. Özgürlük, bundan böyle, dünyayla kurulacak ilişkilerde bağımsızlığa karşılıklı saygıyı içermektedir; aynı zamanda, kendi hakkını, hukukunu bilen/koruyan yurttaş yaratma idealidir.
Modernizm kişiyi kul, tebâa olmaktan kurtarır; yurttaş hâline getirir.
Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu kadroları tüm etnik kökenleriyle Türkiye halkını Türk üst kimliği etrafında toplayarak bir ulus yarattılar. Modernizmin kurumlarını oluşturdular. Ulusal devletlerde kul yoktur; birey olmayı başaran, bilinçli yurttaşlar vardır. Hür düşünceli insan vardır. Demokrasi vardır; fikirler özgürce ifadesini bulur; çünkü egemenlik biçimi değişmiştir; artık egemen olan millettir. 1924 Anayasası bu programı ifade eder.
Madde 3: Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir (1924 AY)
"Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olduğu sürece her fikre saygı duyarız."
                                                                                 Mustafa Kemal Atatürk 
YURTTAŞ, HUKUK, SAYGI, MODERNİZM 
Yurttaşlar arası ilişkiler de  tıpkı Atatürk'ün dış politikadaki, karşılıklı bağımsızlığa saygı ilkesi gibi saygı temelinde gerçekleşir; hukuk ve hukukun uygulandığı bağımsız mahkemeler bunun teminatıdır.
Çağdaş düşünceyi özümsemiş, üreten, düşünen ve düşüncesini hür biçimde ifade eden yurttaş; yozlaşmaya, haksızlığa, saygısızlığa izin vermez. Ülkesi ve değerlerine bağlıdır.
Bugün magazin programlarında başkasının hayatı ve skandallarını takip etmeyi, günlerce konuşup, tartışmayı eğlence olarak kabul eden anlayış, Cumhuriyetin ahlâk sisteminde yer almaz.
Kısa yoldan köşeyi dönmek, üretmeden kazanmak, hırsızlık ve hortumculuk da Cumhuriyet'te hayat bulamaz. Cumhuriyette sevgi ve saygı vardır; insanlar sokağa tükürmez, çöpleri yere atmaz, yolda gördüğüne selam verir; bir dakika önce gitmek için başkanın ayağına basmaz, toplu taşıma araçlarında ya da herhangi bir yerde beklerken, yer kapmak için başkasının hakkını gaspetmez ve bunu hayatın normal akışında olan bir şeymiş gibi meşru hâle getirmez; araba kullanırken, iki şeridi birden işgal ederek gitmez, arabasını başkasının önüne kırmaz, trafik kurallarına saygılıdır.
Özet: Cumhuriyetin değerlerinden uzaklaştığımız için bu saydığım, daha fazlasını anlatabileceğim, yozlaşmalarla karşı karşıyayız.
Cumhuriyet değerlerine dönmek bu büyük yozlaşmadan kurtulmaktır; ülkemizi balkanlaştırmak amacına sahip olanların planlarını boşa çıkarmaktır; ulusal devletimizi korumak; güçlü ve diğer ülkelerle karşılıklı saygı temelinde barışçıl ilişkiler geliştirmektir; tüm dünyada saygınlık kazanmaktır.
Her zamankinden daha fazla Cumhuriyet'e sahip çıkmalıyız, Atatürk'ün devrimci amaçları doğrultusunda yarım kalan Milli Demokratik Devrimimizi tamamlamalıyız. 
CUMHURİYET VE TÜRK SOLU
Cumhuriyet ve devrimlerimiz konusunda, kendini sol olarak tanımlayanlar pek çok çevrede küçümseyici ve çelişik yaklaşımlar var. Bu ağırlıklı olarak bölücülerin arkasına takılan sözde ''solcular''da görülüyor. Türk topraklarında bağımsız bir Kürdistan istemek, üniter devleti ortadan kaldırmaya çalışmak, ancak emperyalizmin isteyeceği bir şeydir. Irak ve Suriye'de bunu yaptılar; öncesinde Yugoslavya'yı parçalara ayırarak kolay yönetilebilir hâle getirdiler. 
Bir sol hareketin belirleyici özelliği anti - emperyalist olmasıdır. Ortadoğu ve özel olarak Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelere baktığımızda, Türkiye'nin bir numaralı düşmanı Abd'dir. Düşmana karşı en ileri anti - emperyalist mevzi ise üniter/ulusal devletttir. Bölünmeyi istemek ya da bölücülüğe prim vermek, Türkiye'de kendini sol olarak gösteren pek çok çevrenin temel açmazı hâline geldi. Türk devrimini anlamadan gerçek bir sol hareket yaratılamaz. Tanzimat ile başlayıp Meşrutiyetlerle ve Jön Türk hareketiyle devam eden, Türk Devrimi, Cumhuriyet'le doruk noktasına ulaştı. Devrimin en büyük kazanımı, ulusal, modern devlet. Milli demokratik devrimin kazanımı olan ulus devleti korumadan, girişilebilecek ileri bir hareket bulunmamaktadır. Kapitalizmi aşma düşüncesini gerçeğe dönüştürmek için de elinizde bölünmez bir ulusal devlet olmak zorundadır. Bu nedenle bölücülük emperyalizmden yanadır, ulusalcılık ve ulus devlet, emperyalizme karşıdır. Emperyalizmle yanyana gelmiş bir sol hareket olamaz. Böyle bir şeye sol denemez. 
Bu nedenle Cumhuriyetimizin her bir yılını bir öncekinden daha büyük bir çoşkuyla kutlamalıyız. 
Nice yüzyıllara...
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!
''Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.''

Mustafa Kemal Atatürk 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder