8 Temmuz 2017 Cumartesi

Zor zamanlar

Umuda yürüyüş
Hayat insanlığın geneli için problem çözme pratiği olarak ilerliyor.
Az çok hepimiz bu durumdan şikayetçi olurken, hayatı olduğu gibi kabul edenler ya da gerçeklik üzerinde çok fazla düşünmeyi tercih etmeyenler "hayat böyledir" avuntusuyla geçiriyorlar yaşamlarını.


Hayat böyle midir? 

Sorunlardan kaçmak mümkün değil; kabul etmek ve çözüm için uğraşmak gerekir.
Cesaret ya da özgüven sahibiyseniz, iradenizle çözemeyeceklerinizin dışında kalan, tüm problemlerle başa çıkabilirsiniz. İradenizi aşanlar karşısında yapacak bir şey yoktur. Pek çoğu bu noktada kendini, "hayat böyle, elden bir şey gelmez" diyerek rahatlatır, ki bu söylem otokontrol ve deşarj olup yeniden başlamak adına tek çıkış yoludur.

Bahsettiğim türden sorun çözme zorunluluğu bizi kuşatan ekonomik-politik sistemin ürünüdür.
Borç ödemek, iş bulmak, işte başarılı olmak, işten atıldıysanız ya da çıkmak zorundaysanız yenisini bulmak, para kazanmak, trafikte ara yollara başvurmak, erken kalkıp bankada çok sıra beklememek... bir yaşam düzeni kurmayı gerektiren daha bütüncül sorunlardan gündelik hayat içeresindeki rutin problemlere kadar indirgeyebileceğimiz bir çözümler dizgesini gerektirir aslında sürdürmekte olduğumuz hayat...

Ülke ve dünya sorunları ise, tam olarak ayırdına varamasak bile, mevcut yaşamımızı dolaylı olarak etkileyen unsurlardır. Bunları görebiliyorsak, zor zamanlarda olduğumuz gerçeğini de farkederiz.

"Yok öyle umutları yitirmek"

Üçüncü türden problem çözme zorunluluğu ise kişisel dünyalarımızda yaşadıklarımızdan kaynaklanır.

Kişiseldir; belki de tam da bu özelliğinden dolayı en çok zorlayıcı olandır.
Kayıplar, hezeyan, yıkım, terkedilmişlik duygusu, eğer çözüm üretemiyorsanız bir anda sizi tükenmişliğe götürebilir.

"Tüm dünya 'Vazgeç' dediğinde, Umut fısıldar: Bir kez daha dene!"

Zor zamanlar...

Atlatmak, çözüm bulmak gerekir... Zor zamanlar aşılabilir.
Yeniden başlamak, unutmak kimilerine göre bir çözümdür. Ama bana göre asıl çözüm yeniden kazanmaktır. Ne kadar da umutlu bir eylem bu... zaten umut değil midir insanı yaşatan.
Yeniden mutlu olmak, eskisinden daha mutlu... Düşüncesi bile umutla doldurur yaşamı. Artık her yerde bir umut vardır.


           "Yok öyle umutları yitirip, karanlıkta savrulmak; unutma, aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak"

                                                                            Nazım Hikmet Ran 


https://twitter.com/ozgursancarr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder