![]() |
Hayat, sosyal medyada görünenin çok daha fazlasıdır |
Sosyal medya, ismi çok kullanılan; ancak etkileri üzerinde fazla konuşulmayan bir mecra olarak karşımızda duruyor.
Geçenlerde bir araştırmanın sonuçları üzerine üstünkörü yazılan bir yazı dikkatimi çekti; en önemli vurgusu insanların yarıdan fazlasının hayatlarını sosyal medyada bir kurgu haline getirdiği yönündeydi.
Sosyal medya, ön planda olanlar facebook, twitter ve instagram, belli iş yapma biçimleri ve buna bağlı olarak oluşturulan reklam alışverişi sayesinde hizmet - eğlence sektörünün yan yollarından bir tanesi haline geldi. Bu gerçeği yadsıyamayız.
Benim için önemli olan ise bilgi alışverişinin olabildiğince hızlı yapılabilmesini sağlamasıdır.
Fakat sıradan kullanıcı için aynı alışveriş, kâr ilişkisinden bahsedemeyiz; o sadece bu işin hedef kitlesi durumunda kalır; ki bundan daha fazla olarak kendi toplumsal gerçeğinden kopmak biçiminde ortaya çıkabilecek bir dizi zararlı etkinin potansiyel mağdurudur.
Gerçeklikten Uzaklaşmak
Gençlere yönelik şiddet ve zorbalıkla mücadele eden Ditch the Label adlı kuruluşun araştırmasına göre, gençlerin yüzde kırkı selfilerinin beğenilmemesi durumunda depresif belirtiler gösteriyor. Yüzde 35'i kendilerine olan güvenlerinin takipçi sayılarına doğrudan bağlı olduğunu söylüyor.
Yaklaşık yarısı hayatlarıyla ilgili kötü şeylerden bahsetmediklerini, sadece yaşamlarının "kurgu edilmiş versiyonunu" sosyal medyada paylaştıklarını ifade ediyorlar.
Bu çok kapsamlı olmadığını düşündüğüm araştırma bile sosyal medya kullanıcılarının çoğunun, koşar adımlarla, gerçekliği görmekten kaçındıklarını kanıtlıyor. Ortaya çıkan durum bir kimlik ve davranış sorununa işaret ediyor.
Gerçek yüzyüze iletişim ve paylaşımın yerini, sosyal medyadaki gösterişli kimlikler alıyor.
Tüm renklerini hissederek yaşamın içeresinde olması gereken birey gittikçe kullandığı telefona, bilgisayara bağımlı bir hayatın içinde kalmaya başlıyor. Yaşamın tüm tecrübeleri ve güzelliği uzaklaşıyor. Sosyal medyada kurduğu "kurgu yaşam", takipçi topladıkça, önemli olduğunu hissettiriyor; işte araştırmacıların "insanlar gerçeklikten kopuyor" şeklinde tarif ettikleri sorun tam da burada başlıyor.
Ait Olunmayan bir Dünya
Ait olmadığı bir kimliğe, dünyaya ya da şöhrete sahipmiş gibi görünmek havaya resim çizip, içine kendini sığdırmak kadar nafile bir çaba; ama bununla mutlu olan milyonlar var.
Araştırmanın işaret ettiği tehlike ise, bunun sonsuza kadar sürüp gidecek bir mutluluk olmadığı gerçeğinin, kaçınılmaz olarak, sosyal medya bireyi üzerinde yaratacağı yıkıcı etki...
Şöhret olmak, önemsenmek, beğenilmek belki masum istekler olarak gözükebilir, fakat sosyal medyada günün değişik vakitlerinde, trafikte, iş yerinde ya da kahve içtiğiniz yerde yaptığınız şeylerden insanları haberdar etme çabası ne şöhret ne de saygınlık getirecektir; belli ölçüde veya bir süre biraz fazla beğeni alabilirsiniz; ama finalde gelinecek yer şöhret basamağı değildir; komik bir durumdur ve zamanla son derece sıradan bir hâl alır.
İnanın bana hayat sosyal medyada yaptıklarınızın çok daha fazlasıdır.
https://twitter.com/ozgursancarr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder