16 Haziran 2018 Cumartesi

Anlatmak ve Anlaşılmak

Yazmak anlaşılmayı gerektirir 

Yazı yazmanın ne kadar önemli olduğunu biliriz; fakat bildiğimiz doğruyu çoğu zaman unuturuz. Anlaşılır olmak gerçeğiyle karşılaştığımızda hatırlarız.



Yazı yazma eyleminin üç karşılığı vardır: düşünce, bilgi ve duygu. Bunları aktarma ihtiyacı insanı yazma eylemine götüren temel motivasyondur. Öyleyse en sade biçimde, yazmayı, anlatmak ve anlaşılır olma ihtiyacı olarak tanımlayabiliriz.

Bu düz ve kavramsal girişi, anlaşılır olmaktan çok uzak "yazarlara" duyduğum tepki nedeniyle yaptım. 

Çocukluk Hastalığı

Özellikle post-modernist edebiyatta ve bunun siyasetini yapan yazar çevresinde bu hastalığı görüyoruz. Karma karışık cümleler, anlamsız kavramlaştırmalar, yabancı kelimelerle dolu tasvir ve tanımlamalar... bahsettiğim çocukluk hastalığının en tipik belirtileridir.

Öyle kavramlar üretirler ki, bunların hiçbirinin gerçek bir olay ya da olguyla ilgisi yoktur. Tamamen kendi zevk ve tatmin duygularına hizmet eder. Anlaşılmak gibi bir kaygıları yoktur. Daha da önemlisi anlatmak için bilgi ve becerileri yoktur. Kurdukları cümleler, kullandıkları kavramlar sadece kendi dünyalarıyla ilgilidir. Kendilerinden başka kimse anlamaz; çünkü anlamsızlık üzerine kurmuşlardır her şeyi. Çoğu zaman kendileri bile anlamazlar.

Söyleyecek gerçek bir sözü olmayanlar anlamsızlığa sığınırlar. Anlamsızlık sularında önemli olmaya çalışırlar. Her şeyi bilen ve yorumlayan yazar havasındadırlar, fakat gerçeğin tam tersi olduğunu onlar da bilir. Bilmedikleri ve anlatamadıkları için "bilinmeyen bir dille" yazmayı tercih ederler.

Bu aynı zamanda kolaycılıktır. Sayfaları zahmetsiz biçimde gereksiz ve anlamsız cümlelerle doldururlar.

Emek ve Beceri 

Asıl ve zor olan sade ve yalın anlatımdır; Olabildiğince çok bilgi ve düşünceyi duru bir şekilde anlatmayı gerektirir. Bu da emek ve beceri ister.   

Bir kitap yazmak, bir düşünceyi makâle, deneme, köşe yazısı ya da bir formda anlatmak anlaşılır olmayı gerektirir.
Sade ve kurallara uygun yazmak gerekir.
Ana dile olabildiğince bağlı kalınmalıdır.
Yazının varmak istediği sonuç anlatmaktır.
Okur da anlamak ister.
Anlarsa, düşünceyi/bilgiyi kabul eder ya da eleştirir.
Bu da okur açısından bir sonuçtur.

Anlatmak ve anlaşılır olmak gerçek yazarların işidir.


https://twitter.com/ozgursancarr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder