![]() |
Politik Polisiye |
Polisiye Roman türü bir buçuk asrı aşkın süredir edebiyatın önemli ve kendini sürekli yenileyen türü olarak varlığını sürdürüyor. Yenilikçi olma özelliği doğrudan, toplum dinamiğinden besleniyor olmasından ileri geliyor.
Gelişen Pazar Ekonomisi, Yeni Toplum ve Polisiye
Polisiye romanın teması suçtur; suçu anlatırken paralel biçimde suçu doğuran sosyo-politik sistemi irdeler, çatışmalar yaratır, çözüm doğrultusunda okuyucunun zihnini ve heyecanını canlı tutar.
Ulaştığı çözümleme bir okuma pratiğinin yarattığı tatmin duygusundan çok daha fazlasını verir; neden sonuç ilişkileri üzerinden detayları görmeyi, olayları çok daha geniş perspektiften yorumlamayı ve aslında suç olarak tarif ettiğimiz eylemin kapitalizmle olan sıkı ilişkisini görmemizi sağlar. Çünkü polisiye türün doğuşu kapitalizmin başlangıcıyla eş zamanlıdır.
Polisiye romanın çıkışı 19. yüzyılın erken dönemlerine rastlar. Burjuvazi gelişmekte ticaret ve pazar ekonomisinin yeşermeye başlamasıyla kentler daha dinamik alanlar haline gelmektedir. Fabrikalarda çalışacak işçi ihtiyacı, kır nüfusunun da kentte birikmesini sağlamış; ancak burjuvazi daha fazla işçi çalıştırmaktansa, çalışan işçi sayısını minumum düzeyde tutup çalışma saatlerini arttırmıştır; istihdam konusunda kırdan kente doğru hareketlenen kitleyi bütünüyle kapsayacak bir projeye, kâr güdüsü nedeniyle, karşı durmaktadır.
Böylece fabrika dışında kalan işsiz ordusu kentte büyük bir karmaşanın sebebi oldu. Avrupa başkentlerini dolduran işsiz, aç ve hasta nüfus bir suç patlamasının dinamiği durumuna geldi.
Gizem ve Karmaşayla Bütünleşen Suç
Hırsızlık, gasp, yağma ve cinayet günün her anı karşılaşılabilecek olaylardan bir tanesi olmuş, bulvar gazeteleri ve tiyatrolar gündelik hayattaki suçu konu edinmeye başlamışlardı. Bu etkileşim popüler bir ilgi oluşturmuş, halk da bu nevi haberlere, tiyatro oyunlarına ilgi gösterir olmuştu.
Edebiyatçılara göre bu tarihsel olgu doğrultusunda ilk polisiye roman Edgar Allan Poe tarafından yazılmıştır. Romanın ismi "Morgue Sokağı Cinayeti"dir.
Sherlock Holmes serisi hiç kuşku yok ki Sir Arthur Conan Doyle'nin akıl ve incelik dolu eseridir.
Gerçek şu ki polisiye roman ancak kapitalizm koşullarında ortaya çıkabilirdi; bunu tek başına suçun artması ve çeşitlenmesiyle açıklayamayız. Feodal dönemdeki namus cinayeti, kan davası, hırsızlık gibi suçlar, kapitalizmin bilim ve teknolojiyi üretime tabî kılmasıyla daha karmaşık ve gizemli hâle geldi.
Kapitalist üretim yasaları içerisinde şekillenen toplum, üst yapı olarak yeni bir biçimlenmeyle karşı karşıyadır; dolayısıyla her olgu gibi suç da bu gelişime endeksli biçimde karmaşıklaşır ve karşılığını üretir.
Suçlu Suçu ve Karşılığını Üretmeye başladı: Hukuk
Artık suçlu sadece suçu değil, aynı zamanda ceza hukukunun da üretilmesine neden olmaktadır.
Ceza hukuku dersi veren profesör ve onun kullandığı ceza hukuku kitaplarının da, kullanım değeri olan bir meta gibi, üretilmesine vesile olur.
Toplumsal Gerçek, Politik Polisiye
Polisiye roman bu yeni toplumsal yapıdan yola çıkar, suçun nedenini saptayarak, suçun nasıl işlendiğini ortaya çıkarıp, suçluyu bulmaya çalışır. Analitik düşünce, detaycılık/dikkat ve yorumlama yetisi temel dayanaklarıdır. Neden-sonuç ilişkileri üzerinden ilerler, sorular sorarak olayı aydınlatmaya çalışır. Okuyucu böylece, yazarın tercihine göre, tümdengelimci ya da tümevarımcı yöntemle yoğun; ama motive edici zihinsel bir pratik yaşar.
Polisiye romanın teması olarak suç, yaşanılan çağı, politik-ekonomik sistemi, sistemin oluşturduğu bireyi, verili sanat anlayışını, etiği anlamak konusunda zengin bir ipucu dizgesine sahiptir. Suç sanatçı ya da yazara insan ruhunu anlayabilmenin olanaklarını sunar. Okuru hep uyanık tutar, olayın içerisine katar, içten içe zekamızı sınar.
Bu türün doğmasına sebeb olan üretim biçimi, kendi toplumsal kurallarını dayatıyor olmasıyla bireyin özgürlük arayışını da sınırlar, insani ihtiyaçların karşılanamamasından kaynaklanan çatışma, cinayet dahil pek suçun patlama yapmasına neden olur.
"Kendisi de şiddetten doğan burjuva toplumu, şiddeti sürekli olarak yeniden üretir. Ve ondan beslenir. Suçtan doğmuştur ve gitgide daha sınai bir ölçekte işlenen suça neden olur. Özetle, polisiye romanın yükselişi bir bütün olarak burjuva toplumunun bir suç toplumu olmasıyla açıklanır belki de."
Ernest Mandel
Estetik Haz
Bütün polisiye romanların aynı özellikte olmadıklarını kabul etmekle birlikte, ehil ve dürüst bir yazarın elinden çıkan polisiye roman, okura yazarla eşit oranda bilgi sağlayarak olayı çözme imkânı tanır. Bunu yaparken yoğun bir düşünme ve çözümleme pratiğine girer ki; bu tek başına gerçekleşen bir beyin jimnastiği değildir; fakat aynı zamanda korku, ölmek, öldürmek duygusunun da yaşandığı bir zaman aralığıdır. Beraberinde yaşadığınız estetik haz sanırım bu türün okuruna sunduğu en büyük ödüldür.
Siyasi ve Felsefi Kaygılar
Bu türün yüz elli küsur yıldır değişen içerik ve formlarda varlığını sürdürmesi kendini sürekli yenilemesiyle açıklanabilir; insanlar suç işlemeye devam ettikçe polisiye roman yeni yazar jenerasyonuyla edebiyatın içerisinde var olacaktır.
Polisiye romana temel teşkil eden ilk örnekler Edgar Allan Poe, Charles Dickens ve Gabariou kaleminden çıkmıştır; döne döne vurguladığımız gibi bunlar yazıldığı çağın toplumsal özelliklerini yansıtabilme yetkinliğine sahip metinler olmakla birlikte, beraberinde siyasi ve felsefi kaygılar da taşımışlardır.
Ahmet Ümit çok sayıda kitabıyla türün ülkemizdeki en iyi temsilcilerindendir.
Agatha Christie, Ellery Queen ve J.D Carr, sürükleyici romanlara sahip olmakla birlikte 20. yüzyılın erken dönemlerindeki zengin malikâne cinayetlerinin bilmece ve akıl oyunlarıyla ilgilenmişlerdir.
Politik Polisiye
Sonrasında ise İspanyol ve Latin Amerikalı yazarlar türün kaynağına dönerek önlerindeki zengin potansiyeli gündelik yaşam, reel siyaset ve toplum-birey sorunlarını görmek için kullandılar.
Politik polisiye pek çok muhalif yazarın, iş dünyasına, kirli ilişkilere, derin devlet işlerine ve suç örgütlerine yönelik eleştirilerinde son derece verimli bir mecra haline geldi.
Onlardan bir tanesi de Yunanlı yazar Petros Markaris'tir. Son kitabı "Batık Krediler (Bir Komiser Haritos Polisiyesi) karakterlerin son derece canlı biçimde sergilendiği, sanki bir yerlerden tanıdığımız birileriymiş gibi algıladığımız bir eser olarak karşılıyor bizi.
Böylece tasvir edilen ölüm ve şiddetin dehşeti artıyor. Doğal olarak cinayet toplumsal, politik, psikolojik bir vakîaya dönüşüyor.
Markaris diğer tüm romanlarında olduğu gibi kapalı, tek boyuta indirgenmiş anlatımlardan kaçınıyor. Hayatın içinden, gerçeği olabildiğince kucaklayarak anlatıyor olması, karmaşık bir metnin içine girmemize karşın, hayatı ve politik işleyişi bütün katmanlarıyla anlamamızı sağlıyor.
Özetle polisiye roman tek başına olay-aksiyon-çözüm sıralamasında ilerleyin ve zamanı iyi değerlendirmemizi sağlayan bir yazı türü olmakla kalmıyor; fakat daha fazla olarak bizi kuşatan dünyayı aydınlatmamızı sağlayan, okudukça fazlasını isteyeceğimiz, edebi metinler olarak hayatımızda yer alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder