10 Eylül 2019 Salı

Gülmece, Düş ve Yazı: Muzaffer İzgü

Muzaffer İzgü doğdu, okudu, düşler kurdu, yazdı ve öldü

Okumayı sevmemi sağlayan yazar Muzaffer İzgü oldu. 26 Ağustos'ta ölümünün ikinci yıldönümüydü... Adım gibi eminim onun yapıtlarını okuyan her çocuk okumayı sever.

Öğretmen olma özelliği, hiç kuşku yok ki, çocuklara özgü, başarılı kitaplar yazmasını sağladı.

ÇOCUK SONRA SONRA ÖĞRENİR HİKÂYELERİNİN KIYMETİNİ 

Adım gibi eminim onun yapıtlarını okuyan her çocuk okumayı sever; çünkü Muzaffer İzgü bir çocuğun anlayabileceği ölçüde yalın; fakat aynı zamanda engin bir kavrama gücüyle yaşamı anlatır.
Olanca zenginliğiyle dünyayı tanıtır... Çocuk sonra sonra anlar elindeki kitapların değerini, yaşam öğretir ona, İzgü'nün her bir hikâyesinin altın kıymetinde olduğunu.

"Ben bütün yapıtlarımda hele çocuk yapıtlarımda; paylaşmayı, Atatürk ilkelerine sahip olmayı, güçsüzden yana olmayı, emeğe saygı duymayı, emek üretmeyi, doğayı sevmeyi, doğayı korumayı, bunları verdim ben çocuklara... Eğer böyle olmazsa, o yapıtı amacına ulaşmış saymam."

Öğretmen, hikâye, tiyatro ve roman yazarıdır. Gerçek bir emekçi ve gerçek bir Cumhuriyet aydınıdır. Yapıtlarının her bir parçası Cumhuriyet'in kurucu değerleri ve Aydınlama kültürünün bir yansımasıdır. 
Duyarlılıkları yeni yeni biçimlenen küçük kalpler, Atatürk ve Cumhuriyet'in değerlerini özümserler onun kitaplarında... yapıtlarının her bir parçasında aydınlık, emek ve özgürlük vardır. 
Yaşamın içinde yer bulan hikâyeleri anlatır emeğin değerini, yaşama istencini, yoksulluğu, mücadeleyi, bilim ve ilerlemeyi... 

ZOR GÜNLERDEN GELİR, GÜLEREK 

Zor günlerden gelmiştir; ama bunu da gülümseyerek anlatmaktadır. Ne büyük bir erdem... insanın kendini gerçekleştirmesi ancak bu kadar kusursuz olabilir. 

“Bir odası olan gecekonduda büyüdüm ben. Yatak odası, yemek odası, mutfak, banyo... Yer yatağında yatardık, balık istifi boy sırasına göre dizilirdik yere. Evde zaten ne masa ne sandalye... Üç kişiye bir yorgan düşerdi. Şubat’ta da odun kömür biterdi. Sonra mangal kömürü var, onu yakardık. O da biterdi.”

Hayatı, kültür ve ideolojinin işleyişini öğrenmeye başladıktan sonra, Muzaffer İzgü'nün bıraktığı mirasın ne kadar büyük bir zenginliği ifade ettiğini tam olarak anladım. 
Farkına varmadan ne çok şey öğrenmişim ne kadar önemli değerleri içselleştirmişim sayesinde... 

TOPLUMCU GERÇEKÇİLİK 

Muzaffar İzgü toplumcu gerçekçidir. Bu hâliyle kendi öz yaşamı ve toplumun gerçeklerinden beslenir. Bir milim sapma yoktur gerçekçilik konusunda. Toplumun hayalleri sevinçleri, hayal kırıklıkları, yenilgileri ve zaferlerini anlatırken, aslında insana ayna tutmuştur. Bir bütün olarak insanı anlatmıştır. 

Umudunu hiç yitirmemiştir. Gülmekten, gülerek, güldürerek anlatmaktan asla imtîna etmemiştir. 
Onda yılgınlığa yer yoktur. Sağlam bir sınıf bilincine sahiptir. Mücadele eder, hep umut taşır... Gülmeceyi eleştiriye katıştırır. Öznesi dünyayı değiştirecek olan emek ve emekçilerdir. 

Kitabın görevinin insanı birey yapmak olduğunu savunur. Bunu, Türk halkına Atatürk ve Cumhuriyet vermiştir. 

“Ben bütün yapıtlarımda hele çocuk yapıtlarımda; paylaşmayı, Atatürk ilkelerine sahip olmayı, güçsüzden yana olmayı, emeğe saygı duymayı, emek üretmeyi, doğayı sevmeyi, doğayı korumayı, bunları verdim ben çocuklara... Eğer böyle olmazsa, o yapıtı amacına ulaşmış saymam.” 

Bütün kitaplarını okumuş olmaktan dolayı kendimi çok şanslı addettiğim büyük yazar, düşünür Muzaffer İzgü 26 Ağustos 2017'de hayatını kaybetti, arkasında 154 kitap, 24 tiyatro oyunu bıraktı... 

Muzaffer İzgü doğdu, okudu, düşler kurdu, yazdı ve öldü. 



https://twitter.com/ozgursancarr



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder