Her mevsim kendine özgü özellikler taşır ve insan imgeleminde farklı farklı çağrışımları doğurur. Mevsimleri oluşturan aylar ise farklılığın daha belirgin özelliklerle somutlaştığı zaman dilimleridir.
Bu yüzden olsa gerek edebiyat, özelde şiir, ayların hissettirdiği duygular üzerine pek çok ürünle doludur. Eylül üzerine, ayrıca, pek çok söz söylenmiştir.
Artık eylül ayına girdik. Eskiler "Eylülün yarısı yaz, yarısı kış" derler. Abartılı bir yaklaşım olarak gözükebilir; ama tecrübeyle sabittir; ortalarında serinlik başlar sonrasında ise kimine göre hüzünlü, kimilerine göre ise romantik sonbaharın ana çizgilerini ortaya koyar. Yağan yağmur, serin hava keder olarak da yorumlanır, bir romantik ânın gerekçesi olarak da,,, Duygulardan bağımsız olarak gördüğümüz ise eskileri hep haklı çıkarır. Eylül yaklaşan yağışlı, serin günlerin habercisidir.
*********
Üzerine pek çok söz ve şiir yazılmıştır; çoğunluğu biten ya da bitmekte olanla ilgilidir.
Güneş ışınlarının daha eğik açıyla Kuzey Yarım Küre'ye yansıyor olmasından dolayı, pastel renklere bürünen doğa ve maddenin yarattığı yeniliği pek çoğu görmek istemez. Ama ben görüyorum.
********
Eylül ile birlikte doğanın ve çevrenin değişen rengi bir yeni başlangıcı çağırıyor. Umutlu, sevinç dolu, hayata bağlayan bir yenilik...
Diğer taraftan, yaz sıcağı, kalabalık ve kaosla cehenneme dönen, dünyanın en büyük metropollerinden İstanbul, eylülün serinliği ile biraz olsun kabul edilebilir hâle geliyor.
İtiraf etmeliyim ki, bu durum, son yıllarda benim için eylülü çok daha cazip hâle getirdi.
*********
Her mevsimin kendine göre güzelliği var diyerek, hiç de şaşırtıcı olmayan bir son sözle bitirmeyeceğim; ama eylül ve mayıs bitiş ve yeniden başlama döngüsünü sağlıyor olmaları nedeniyle, sanırım diğerlerinden daha güzel gözüküyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder