
"Better to be ignorant of a matter than half know it." -Publilius Syrus
"Bir şeyi yarım bilmektense hiç bilmemek daha iyidir." Bu söz toptancı bir yaklaşım olarak gözükse de belli gerçeklere işaret ediyor olması nedeniyle öğretici.
Ülkemizdeki en önemli sorunlardan bir tanesine işaret ediyor: Yarı cahillik.
Bence bugün siyaset ve medya ortamında yaşanan temel problem, yarı cahillikten kaynaklanıyor. Bir şeyi tam olarak. derinliğine bilmediği hâlde çok iyi biliyormuş gibi davranmak yarı cahilliği anlatıyor.
Bir Kişilik Özelliği
Bu, aslında, bir nevi kişilik özelliği; çünkü yarı cahil bu özelliğiyle hayatın içerisinde yer buluyor.
Ekonomi - politiği, karşıt düşünceleriyle bilip, öğrenmeden reel siyaset ya da uluslararası ilişkiler konusunda fikir yürütmeye çalışmak, söylediklerini kendi siyasal grubu adına mutlak bir gerçekmiş gibi fanatikçe savunmak yarı cahilliğin örneklerindedir. Kuşkusuz televizyonun başına geçtiğimizde onlarcasıyla karşılaşıyoruz.
Yarı cahilin en önemli özelliği kıt bilgisine karşın, gerçekten bilenlere karşı, nezaket ve saygı kurallarını çiğneyerek üstünlük kurmaya çalışmasıdır. Bunu bilgiyle yapamayacağı için, arsızlık yapıp, yan yollara sapar, hakaret eder ve basit polemikler yaratarak galibiyet arar.
Yozlaşmanın en açık göstergesi olarak yarı cahillik, medya ve politikanın yanısıra toplumun tüm katmanlarına sirayet etmiştir.
Aydınlanma
Dünya ve toplum gerçeğinden uzak yarı cahil, bir takım siyasal şartlanma ya da angajmanlar nedeniyle, sürekli olarak, kendi söylediklerinin doğru olduğu tezinden hareket eder. Bildiği, kendisine propaganda edilenden başka bir şey olmadığı için cehaletin amansız çemberinden bir türlü kurtulamaz. Her şeyden kıt veya yarım bilmektedir: bu nedenle başkasını anlama çabası da göstermez. Anlamak ve anlaşılmak doğasına aykırıdır; çünkü aksini yaparsa bilmediği ortaya çıkacaktır. Oysa onun misyonu kıt bilgisini katıksız gerçek ve doğru olarak sunmaktır; bunun için her yol mübahtır.
Bu nedenle, aydınlanma yolunda toplumun asıl sorunu yarı cahillerdir.
"Cahillik ayıplanacak bir şey değildir; hatta cahil tutarlıdır kendi içinde... Kötü olan yarı cahillerdir."
İlber Ortaylı
Modernizm
Cahilliğin yarı cahilliğe oranla daha masum olduğu düşüncesine katılmıyorum. Hiç şüphe yok, yarı cahillik çok daha tehlikelidir; çünkü yıkıcılık ve doğru olmayanı inşâa etme güdüsüyle hareket eder; ama cahil olan da her zaman masum ve mahçup biçimde bilmediğini kabul ederek kenara çekilmez. "Dünyanın en büyük sorunu cehalettir" diyenleri haklı çıkartacak biçimde yanlış ve kötü olanı savunur. Körü körüne bağlılıktır içine düştüğü tuzak. Koşulsuz iman eder, kendisine küçük çıkarlar vaaddedenlere... Kendi küçük çıkarlarından ibaret sayar dünyayı ve yaşamı.
Cehaletin her türünü ortadan kaldıracak biricik güç modernizmdir.
Cumhuriyet Devrimleri
Atatürk'ün Cumhuriyet ile başlattığı, kökleri Tanzimat ve Jön Türklere kadar uzanan modernleşme hareketi Türk devrimlerinin en önemli noktasıdır; ama tamamlanamamıştır.
Cumhuriyet, devrim ve kurumlarıyla, başta köy enstitüleri olmak üzere, modern, üreten ve çağdaş bir toplum projesini hayata geçirmeye çalışırken, sıradan insana da, hakkını hukukunu bilen, bunları koruyan yurttaş kimliği kazandırmayı amaçlamıştır.
Yurttaş bilincine ulaşan insan koyu cehalete kapı aralayan tüm önyargılardan sıyrılır. Yaşam boyu öğrenmeyi amaç edinir. İlerlemeden yanadır; toplum ve kendi geleceğiyle ilgili doğru bağlantıları kurma yeteneğine sahiptir. Bu hâliyle gelişime açık, özgürleştirici tüm düşüncelere değer verir.
Günümüzün en yakıcı ihtiyacı, üretimi yeniden sağlayacak, yurttaş bilincine sahip gelişmiş bir insan olarak edebiyatı, kitapları, tiyatroyu tüketen bir toplum oluşturmayı amaçlayan Cumhuriyet devrimlerinin tamamlanmasıdır. Cumhuriyet, cehalete ve gericiliğe karşı aydınlanmayı getiren Türk demokratik devriminin en özgün modelidir.
https://twitter.com/mozgursancar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder