30 Haziran 2020 Salı

Özgürlük

Toplumsal özgürlük, birey için gerçek özgürlüğü getirir.  
Psikanalitik kuramının kurucusu Sigmund Freud, haz ve gerçeklik ilkeleriyle kültür arasındaki ilişkiyi incelerken, haz güdüsünün zamanla alçakgönüllü bir davranış biçimine dönüşebileceğinden bahseder.

Dönüştürücü güç toplumsal baskıdır. Haz peşinde koşan insan, toplumun baskılayıcı etkisiyle, gerçeklik ilkesine kavuşur. Freud, bunu, aynı zamanda uygarlığın bugün hissettiği huzursuzluğun kaynağı olarak tanımlar; çünkü insanlar dış gerçekliğin baskısıyla mutluluk ve özgürlük arzularını törpülemek zorunda kalmışlardır.

******

İlk planda eleştiriye, son derece, açık bir yaklaşım olarak gözükse de bu tez kurduğu neden - sonuç ilişkisiyle bir başka gerçekliği düşünmemizi sağlıyor.
Freud, aynı düşüncenin devamında acı kaynaklarından gelen tehdide karşı, kendimizi korurken, kullandığımız araçların yine uygarlığa ait olduğunu söyler. Bu hâliyle kültürel yaşam, bir feragat etme, temel güdüler olan haz ve özgürlükten toplumun belirlediği ölçülerde vazgeçmek üzerine kuruludur. Bunu kabul ettiği sürece insan uygarlığın koruyucu şemsiyesi altındadır, bu sayede yetkinleşir, ateşi bulup, doğayla başedebilecek araçlar yaratır.

Yani, uygarlık, insanın yetkinleşmesi yönünde sınırlama ve kurallar koyarak varolabilmiştir. Bu bir tarihsel gelişim yasasıdır.

*******

Toplum olmak kurallara sahip olmak demektir. Kuralların pratikteki etkisi insanın doğasında olan özgürlük üzerinde kendisini gösterir. Böylece insan, topluma kendisini sıkı sıkıya bağlayan kurallarla sınırlı bir özgürlükle yetinmek zorunda kalır. Fakat bu özgürlük, onu hem dış dünyanın tehdidinden korur hem de uygarlığın kabul edebileceği bir varlık hâline getirir.

*******

Freud, burada kendi psikanaliz yönetimini geliştirirken, temelde tarihsel gelişmenin maddeci açıklamasından yararlanmıştır. 
Bu bir fenomendir; yani gerçekliğin sadece belli bir bölümüdür. Bir alt disiplin olan psikoloji  bize bir fenomen sunar.
Savunma mekanizması olarak kabul edilen "Yüceltme" (Sublimation), kişinin ilkel dürtülerinden gelen enerjiyi, toplumun kabul edebileceği bir yolla dışa vurmasını anlatır.
Aşırı şiddet eğilimi gösteren birinin resim yapmaya yönlendirilmesi, şiddeti doğuran enerjinin bir resmin ortaya çıkmasını sağlayan yoğun emeğe kanalize edilmesi bunun bir örneğidir.
Böylece şiddet duyguları ile dolu olan kişi, toplumun saygı duyacağı yüksek bir noktaya taşınır ve yüceltme gerçekleşir. Ancak ne yüceltme ne de bir başka savunma mekanizması şiddet ve suçun kökenini tam olarak anlamamızı sağlamaz; çünkü şiddetin kaynağı birey değil toplumdur, kökeni toplumdadır.

********

Bu nedenle bir üst disipline ihtiyaç duyarız. Sosyal bilimler, üst disiplin olması nedeniyle, insan ve yaşamı anlamak konusunda zengin olanaklar sunar. 
Yetkin insan olmak konusunda bütüncül olan ise toplumcu fikirlerde saklıdır; özgürlük de öyle... 

Toplumsal özgürlük, birey için gerçek özgürlüğü getirir.  

https://twitter.com/mozgursancar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder