18 Haziran 2020 Perşembe

Bir Bilim ve Teknoloji Meselesi

Teknolojinin ilericilik ölçütü 
Doğru biçimde yapılmadığını düşündüğüm bir tartışma var: teknoloji, hayatımızı ileri bir noktaya götürüyor mu; yoksa insanî duyarlılıklarımızı mı ortadan kaldırıyor (?).

İkisinin ortasında bir yol olmalı şeklinde verilebilecek bir cevap, gerçeğin bir yüzünü göstermekle birlikte, varolanı tam olarak açıklayamadığından, yavan kalacaktır.

Teknolojinin ilericilik ölçütü

Bilim ve bilimsel çalışmanın sonucu ortaya çıkan teknoloji, insanlığın ortak çıkar ve gelişimi yönünde kullanıldığı sürece toplumsal ve ilericidir. Tek tek küçük yaşantılarımız ve toplumların büyük yaşantısında dönüştürücü bir etki yaratır; iyiye doğru götürür.
İyi olan dönüşüm, tek başına teknolojinin hayatlarımızı kolaylaştırmasından ileri gelmiyor; hayata egemen olup, daha yaşanabilir bir dünyaya ulaşmamıza aracılık edecek potansiyeli içeriyor olmasından kaynaklanıyor.
Bu nedenle insanların eşit ve özgür yaşamasına hizmet eden teknoloji ilericidir.
İnsanı bağımlı hâle getiren teknoloji ise gericidir; hayatı kolaylaştırıyor olması teknoloji için tek başına bir ilericilik ölçütü değildir; çünkü akıllı telefonlar sayesinde bir dakikada sayısız imaj, fotoğraf ya da ileti üretiyor olmamız, binlerce kilometre ötedeki ile anında bağlantı kurabilmemiz, hayatımızın iyileştiği anlamına gelmiyor. Teknoloji insanı sosyal, ekonomik ve toplumsal olarak, özgür ve yeterli bir noktaya taşımaya aracılık ettiği sürece tüm insanlığın hizmetindedir. Temel ilericilik ölçütü budur.

Mülkiyet ilişkileri 

Bugün teknolojinin mülkiyeti belli tekellerin elinde olduğu için toplumsallaşmış bir teknolojiden bahsedemeyiz. Öyleyse kullandığımız cep telefonu, bilgisayar yazılımları ve uzantıları olan sosyal medya, gerçekten sahip olduğumuz ve hayatımızı dönüştürmemizi sağlayacak araçlar değildir.  Biz bunların sadece kullanım haklarını alan tüketicileriz. Mülkiyet sahipleri ise ürettikleri bu teknolojik araçların daha çok kullanılması ve bağımlılık yaratması sayesinde zenginleşenlerdir. 
Teknoloji sayesinde iletişimin, hizmet sektöründe iş veya evde yemek yapmanın ya da herhangi gündelik bir işin kolayca gerçekleştiriliyor olması, sıradan insanın güzel bir geleceğe gittiği anlamına gelmiyor; fakat bir alım-satım değerine sahip olan teknolojik ürünün tüketicisi ve giderek artan yoğunlukta bağımlısı olarak, çok daha sorunlu bir yöne doğru gittiğini gösteriyor. 

Yeni sosyalleşme biçimleri ve Yabancılaşma 

Sosyo-psikolojik açıdan bakıldığında ise, makina gibi hızlı yaşanan hayatın, daha önce görülmemiş ölçüde büyük bir toplumsal yabancılaşmaya neden olduğunu görüyoruz.
Teknolojik ürünlerin yarattığı bağımlılık, insanı bir diğerine yabancı hâle getiriyor; insanın özüne aykırı davranış ve "sosyalleşme" biçimleri ortaya çıkıyor.
Duyguların köreldiği bir dünyada yaşamaya başlıyoruz.

Kalemle yazılan ve günlerce cevabı beklenen mektup dönemlerinin geri gelmesini arzu eden ultra bir romantik anlayışın peşinde değilim. Ama her şeyin kolayca bulunup, değiştirildiği ve terkedildiği duygusuz bir dönemden geçtiğimiz gerçeğini gözardı edemeyiz.
Teknoloji bu türden bir yabancılaşma getiriyor insan hayatına. Tüketen ve tükettiğine bağımlı kalarak, tüketilen teknolojik ürün sahiplerini güçlü kılan bir insan var karşımızda... teknolojinin ilerici tarafında durmayan bir insan... 

Bilim ve teknoloji, insanlığın geleceği açasından temel önemini asla inkâr edemeyeceğimiz iki olgu...

Mesele bilim ve teknolojinin hangi amaçla kullanıldığıdır. 


https://twitter.com/mozgursancar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder