![]() |
Cumhuriyetin 94. Yıldönümü |
Yıldönümleri sadece kutlama yapma zarureti içeren günler olarak algılanmamalı; çünkü bundan çok daha fazlasıdır. Cumhuriyet, kulluktan yurttaşlığa, tebâ olmaktan uluslaşmaya kadar genişleyen büyük bir modernite projesidir. Bunun en önemli unsuru ise laikliktir.
ULUS DEVLET, SÖMÜRGE KARŞITI MODERNLİK, ANTİ-EMPERYALİZM
Mustafa Kemal Atatürk, henüz, 1907'de Avrupa ve dünyada yükselen milliyetçilik ve ulus devlet hareketlerini yakından takîp etmiş, temeli feodalizme dayanan bir imparatorluğu devam ettirmenin mümkün olmadığını görmüştür. Tüm itiraz ve muhalif tutumlara karşın, harekâtın önderliğini ele alarak idealini gerçekleştirmiştir.
Paylaşılan bir imparatorluğun içerisinden, tüm unsurlarıyla milletin özgücüne dayan bir bağımsızlık savaşı başlatmış ve sonunda dünyadaki bütün mazlum milletlerin örnek aldığı muhteşem bir zafer kazanmıştır. Emperyalizme karşı elde edilen bu anıtsal zafer aynı zamanda, günümüzde bile tartışma konusu yapılan, sömürgeci modernliğin biricik yok olmadığını göstermiştir.
Sömürge karşıtı modernlik (anti-colonial modernity) Atatürk ve Kurtuluş Savaşımız sayesinde mazlum milletlerin bağımsızlık yolu olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk 30 Ekim 1918 Mondros teslimiyet anlaşmasını hiçbir zaman kabul etmiyor. Emperyalizmin dayattığı Mondros'a 5 yıl sonra, 30 Ekim'e saatler kala, Cumhuriyet'i ilân ederek cevap veriyor. "Sizin Türkiye'ye dayattığınız sömürgeleştirme belgesini tanımıyorum. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdum" diyor.
CUMHURİYET DEVRİMLERİ
Aynı zamanda Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin vazgeçilmez ilkeleri de ortaya çıkıyor.
"Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir"
23 Nisan 1920'de egemenliğin millete devri yoluyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti, tüm karşı- devrimci girişimlere rağmen bu temel ilkeler sayesinde ayakta durmaktadır.
Laiklik 1928 yılında Anayasaya girdi. 5 Şubat 1937'de Atatürk'ün önerisiyle Anayasanın ikinci maddesinde devleti tanımlayan ilkeler arasında ifadesini buldu.
Millet egemenliği ve Cumhuriyet ile laiklik arasında temel bağlar vardır. Laikliğin özü millet egemenliğidir. Saltanat yıkılmış ve tarihin sayfalarında kalmıştır. İktidarın kaynağı dünyevidir ve millete aittir. Bu sayede ulus devlet olmak adına pazar ekonomisi oluşturabilirsiniz, ulusal sermaye de yine bu seküler devlet anlayışıyla gelişmektedir. Devlet laiklik sayesinde tüm yurttaşlarına aynı mesafededir. Etnik farklılık, dinsel ya da mezhepsel ayrımlar gözetmez; Türk milleti üst kimliği ve inanışlar konusundaki tarafsızlığıyla, hangi etnik ya da dinsel kökene mensup olursa olsun her bir bireyi ulus çatısı altında birleştirir.
Anayasanın 24. maddesinin son fıkrasında laikliğin tanımı yapılmıştır:
"Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasal veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama aracıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
Devlet ve millet işlerinde din ve dünyayı birbirinden ayırmak temel esas olarak kabul edilir
Laiklik, dine ve etnik ayrıma yönelik düzenlemelere set çektiği için halkı tüm unsurlarıyla Türk ulusu çatısı altında birleştirir ve özgürleştirir.
CUMHURİYET DEVRİMLERİNİ İÇSELLEŞTİRMEK
Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak, aynı zamanda Cumhuriyet Devrimleri'ni, başta laiklik olmak üzere, iyi anlamak ve içselleştirmekten geçer.
Atatürk, "Devrim kanunları bütün kanunların üzerindedir" der. Hiç kuşku yok ki burada devrimin doğasını anlatmaktadır. Her koşulda devrimi ortadan kaldırmak isteyenler çıkacaktır; fakat devrimin kanunları devrimin yenilmezliğini sağlar.
Bu nedenle yıldönümleri, çoşkulu kutlamalarla birlikte Cumhuriyet Devrimleri'ni anlamak ve koruma kararlılığımızı arttırdığımız günler olmalı.
Gelecek yıl Tam Bağımsız Türkiye söyleminin gerçeğe dönüştüğü bir bayram olması dileğiyle Cumhuriyetimizin 94. yılı kutlu olsun!
https://twitter.com/ozgursancarr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder