15 Mayıs 2016 Pazar

Barcelona'da 1 yıl daha



Arda  Turan bir kez daha La Liga şampiyonu oldu.  

2011’de Atletico’yla başladığı İspanya macerasında, UEFA Avrupa Ligi, Avrupa Süper Kupa (2 kez), Copa del Rey ve La Liga şampiyonluklarına ulaştı.

Son olarak Barcelona formasıyla bir kez daha ligi kazandı.

Doğal olarak hâlen şu ya da bu gerekçeyle eleştiriliyor olmasını, iyi niyetli yaklaşımlar olarak düşünmek mümkün değil.
Pekii Arda,  tam anlamıyla ya da en hafifinden subjektif olan bu yaklaşımı hak etmek için ne yaptı (?).  Örneğin 6 tane kupa kazandı; Atletico’nun vazgeçilmez 3 oyuncusundan bir tanesi oldu. Dünyanın en büyük (kulübü) Real Madrid’e karşı gol attı; takımının galip gelmesini, kupa kazanmasını sağladı. Dünya’nın en gözde iki liginden bir tanesi olan La Liga’da Türk ismini ve Türk futbolunu tüm evrene tanıttı. Barcelona'ya transfer olarak, eski takımı Atlético'ya 41 milyon Euro kazandırdı. (Bu arada Atlético taraftarının bu kadar paraya karsın Arda'ya dargın olmasını anlıyorum. Ama Türkiye'de ona karsı onların bu tutumunu asla anlamayacağım). FC Barcelona teknik direktörünün talebiyle transfer edilen bir futbolcu oldu. 

TÜRKİYE HER YIL BARCELONA’YA OYUNCU MU İHRAÇ EDİYOR?
Aslında sorulması gereken çok basit bir soru var: “Türkiye, şu anda dünyanın en iyi (takımı) olan Barcelona’ya yılda kaç futbolcu ihraç ediyor? “
Son 10 yılda, şu an itibariyle, dünyanın en başarılı takımında oynayan bir Türk var; çok alışılmış bir durum olarak mı gözüküyor?  Öyle olmalı ki, burada google çeviri programlarıyla Katalan medyasında, Arda’nın “hayal kırıklığı yarattığını” öne süren zorlama “haberler” üretiliyor; futboldan anladığını sanan, ancak elimle attığım topu bile durduramayacak kadar meziyetsiz tipler, onun ülkeyi iyi temsil etmediğini söyleyebilecek kadar cüretkâr olabiliyor.
Arda ne yaptı Barcelona’da? Yaptığı tek bir şey var. Yetenekleri ölçüsünde Atletico’da yaptığının daha iyisini yapmak.  Hem de 6 ay kulübüyle her hangi bir maça çıkmamasına karşın (Barcelona’nın transfer yasağı sebebiyle); maç eksiğine rağmen…
Pandora’nın kutusu El Clasico’da açıldı. Öncesinde kimse ağzını açmıyordu. Luis Enrique, Arda’yı oyunun son 20 dakikasında Rakitic’in yerine aldı.  Barcelona 1-0 öndeydi. Arda en az 3 zor pozisyonda topu 3-4 rakibinin arasında çıkararak, atak organizasyonunun başlamasını sağladı.  Bir tanesinde tam 4 oyuncuyu ekarte etti; Luis Suarez’e verdiği pasta, Real Madrid’in temel oyuncusu Sergio Ramos, (kaptan) kontrolsüz müdahalede bulundu; ikinci sarı karttan kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Ramos’un böylesine kontrolsüz bir aksiyon içerisinde yer almasına neden olan Arda’nın verdiği bitirici pastı.
O maçta hem kalabalık ve güçlü Madrid orta sahasından topla iyi çıktı, hem de rakip takımın savunmasının temel oyuncusu Ramos’un oyun dışında kalmasını sağladı.
Yoksa çok önemliymiş gibi gözükmüyor mu?
Bu sorunun yanıtını, futbolun nasıl oynandığını bilmek ya da bu oyunu profesyonel standartlarda oynamış olmanız sayesinde verebilmeniz mümkündür. Google çeviri programıyla Katalan medyasının “haberlerinden” aranjman yapmaya çalışanların ya da futboldan anladığını sananların buna doğru cevap vermesi mümkün değil.

HER ŞEY REAL MADRİD MAÇIYLA BAŞLADI
Luis Enrique, Clasico’da Rakitic’i oyundan çıkarmamalıydı.  Onu oyundan almasaydı skoru 1-0’da tutardı.  Arda, Rakitic’in alternatifi değil. Rakitic de Arda’nın alternatifi olamaz. İkisi çok farklı karakterde oyuncular. Rakitic, Barcelona’nın 3. bölgedeki dinamizminden kaynaklanan (Messi, Suarez, Neymar) boşlukları dolduruyor, geriye dönüşleri yapıyor, birebir mücadeleye giriyor, koşu ritmini hem geride hem de önde oyunun her momentumunda eksiltmeden kullanıyor.
Sonuç, Real Madrid gibi orta saha gücüyle dünyanın en hızlı hücum yapan takımlarından bir tanesi karşı, 1-0 öndeyken, olağanüstü bir durum yoksa, Rakitic oyundan alınmaz. Alınıyorsa, bu teknik direktör hatasıdır; Arda Turan’ın değil.
Arda Turan top tekniği, dar alanda top yapabilme özelliği ve bulduğu koridorlarda topla içeri sürme özelliğini, 6 ay maç oynamamış olmasına rağmen maksimum düzeyde kullanıyor.
Real Madrid yenilgisi, Atletico’nun Barcelona’yı Şampiyonlar Ligi’nden elemesi, sonrasında ligde arka arkaya yaşanan puan kayıpları Barcelona’da hedef adam arayışının ortaya çıkmasına sebebiyet verdi.  Arda birden günah keçisi ilan edildi. Anlamadığım şey ya da çok iyi anladığım, bu rüzgara Türkiye’den katılanların olması. Oysa, Luis Enrique görev verdi; Arda maksimum düzeyde oynadı. Ölümcül top kayıpları yapıp, takımına gol yedirmedi.  Sınırlı sayıda maçta 11’de yer aldı. 2 gol attı, gol pasları verdi; çok koştu.  Bu takımı yapan, kimin nerede, kimin kimin yerine oynayacağını belirleyen Luis Enrique; Arda Turan değil.

Özgür Sancar, Arda Turan, Juan Rodrıguez Garrido, Majadahonda (Madrid- 2014)


NEDEN REKLAM FİLMLERİNDE OYNAMASIN?
Arda, reklam filmlerinden oynuyor olmasının neden rahatsız edici bulunduğunu da anlamıyorum. Endüstriyel futbol imajlar üzerinden yürüyen bir süreç. Arda’nın bir imaj değeri var ve bunu maksimum düzeyde değerlendiriyor. Değerlendirmiyor olsaydı; bunu eleştirmek gerekirdi. Ama bizde tam tersi yapılıyor. Sadece reklam filminde oynuyor olması, önemli dergilerde kapakta yer alması değil, bir sinema filminde başarıyla oynamış olması da bizi gururlandırmalı; tabii ki kıskançlık hezeyanı içerisinde değilsek.
Kıskançlığı doğuran farklı dinamikler olabilir; Arda’nın gerçek takımı Galatasaray’ın rakibi olan bir kulübün taraftarı olmak gibi ya da Galatasaraylı olup da başka nedenler üreterek tepki duymak biçiminde ortaya çıkan türden bir kıskançlık...


Her ne olursa olsun, hatırlatmak gerekir; Arda Avrupa’da mücadele eden her Türk takımının taraftarı olduğunu söyledi.  Galatasaraylı olduğunu ve kulübüne aşık olduğunu her fırsatta dile getirdi.  Atletico’yla İnönü Stadı’na geldiğinde yediği onlarca küfre karşın, Beşiktaş’ı çok sevdiğini, hatta Beşiktaş’ı ikinci takımı gibi gördüğünü de söyledi. Fenerbahçe’nin 2011’de başına gelenlerden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.  Cenazelere çelenk gönderdi. 
Bu kadar tepki duyulmasına neden olacak ne yaptı? Anlayamıyorum. Kaptan olarak Türk milli takımına başarılarında büyük pay sahibi oldu. Sadece kendi kulübünü değil; tüm Türkiye’yi sevindirdi.
Kaç kişi vardır, Galatasaray, Atletico ve Barcelona’da oynayıp, dünyanın her noktasında, futbolla az çok ilgilenenlerin tanıdığı bir isim olup da bu kadar mütevazı kalabilecek.

BARCELONA’DA BİR YIL DAHA
Arda, en az bir yılda daha Barcelona’da kalacak. Hedefi takımıyla Şampiyonlar Ligi’nin kazanmak. Eminim Avrupa Şampiyonası ve sezon başı yapacağı maçlar onu gelecek sezon çok daha güçlü bir Arda Turan yapacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder