Çok sık kullanılır; üzerine en büyük teorisyenlerden, sıradan insanlara kadar hemen hemen herkes bir söz söylemiştir. Ne var ki pek az kişi ayrıntılarıyla düşünmüştür.
Sevgiden bahsediyorum. Herkes kendine göre bir sevgi tanımı yapar ve herkesin kendine göre bir sevgi pratiği vardır. Dolayısıyla kavram konusunda bir evrenselleştirmeden bahsetmeyeceğim; ama konuya eleştirel yaklaştığımı da gizleyemem.
Söylendiği kadar çabuk, hızlı hissedilip, tüketilen bir duygu değil sevgi... Bence tüm duyguların temelini oluşturuyor. Nasıl ki sosyal bilimler tüm disiplinlerin üzerinde bir yerdeyse, sevgi de tüm duygular üzerinde bu kadar kapsayıcı bir güce sahip...
Kendiyle zıt olan duyguları bile içeriyor; çünkü her şey sevgiyle başlıyor. Sevmeden hayat yaşanmaz. Sevmeden başarılı olunmaz, sevgiden yoksun hiçbir şey hayatın gerçeğine uygun değildir.
İnsan sevdiği için kendini korur, sevdikleri için yaşamı yeniden, severek üretir.
Sevgi en çok da sevinci içerir. Üzüntü ve keder de sevgiden ileri gelir; ama sevinç bu büyük kavrama hepsinden daha çok yakışıyor.
Kendini onun yerine koyarak, mutluluğuyla mutlu olmak, sevinmektir sevmek. Bu aslında yaşamı sevmektir; birlikte mutlu olmak, sevdiğinin mutluluğuyla mutlanmak, zorluklara karşı galip gelmenin sevincidir. Bu yüzden sevinç sevgiye sımsıkı bağlanır. Emeğin, bir hayatı kurmak için verilen mücadelenin buluştuğu noktadır sevmek.
"Üşüdüysen söyle sevgilim; seni bir kat daha seveyim."
Cemal Süreya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder