10 Mayıs 2017 Çarşamba

Zengin insan

Gerçek zenginlik 
Zenginlik, artı değer üretimi ve bunun sömürüsüne dayanan sınıflı toplumların tamamında parayla eş değer bir adlandırma olarak varlığını sürdürdü.

Oysa gerçek böyle mi?..



İmajlar dünyası

Önce kitle iletişim, ardından bilgi iletişim araçlarının egemenliğindeki "yeni düzende" ise zengin kavramı çok daha ağır bir bayağılaşma sürecinden geçti.
Bu yeni olarak tarif edilen; ancak ambalajından başka hiçbir yeniliği içermeyen bugünkü düzende para yine zenginliğin temel ölçütü olmakla birlikte, bunun dışavurumu açısından farklılaşmalar yaşandı. Çünkü artık imaj dünyasındaydık ve "imaj her şey" demekti.  

Zengin zenginliği sadece oturduğu ev, yaptığı harcamalar ya da kullandığı arabayla göstermiyordu; fakat bunların üzerine etiketlenen imajlarla göstermeye başlamıştı.

Aynı işlevselliğe sahip herhangi bir tüketim maddesinin markalaştırılması da günümüzün zengininin zengin olmayandan ayırt edilmesi için kullanılan ölçütlerden bir tanesi ve belki de en önemlisi haline gelmişti.

Markanın üzerindeki imaj kullanıcının toplum içerisindeki varlığını tanımlar, onu diğerlerinden ayırır, kategorize eder ve diğerlerine göre daha yukarıda bir yere; hatta ulaşılmaz olana taşır.

İmaj değer, tüketim, işlevsellik 

Kullandığınız telefonun markası, şekli, çoğu zaman rengine göre insanlar hangi gelir grubundan geldiğinize dair fikir yürütür, sizinle iletişimini buna benzer tüketim araçlarının yaydığı imaja göre aylarlar.
Aynı markanın farklı renkleri arasında bile bu tasnif yapılır. Rose kullanıyorsanız zengin, bir jet black renge sahipseniz daha zenginsiniz demektir.

Elbette ki yemeyip, içmeyip ya da iki sene boyunca taksit ödeyerek aynı marka telefona sahip olan vardır; zengin değillerdir. İşte çatışma da burada başlar.

O telefon diğer markalardan üretilmiş onlarca telefonun yaptığından daha fazlasını yapmaz. Bir eksik bir fazla; ama temelde aynı işleve sahiptir; pekii nedir ona sahip olmaya iten motivasyon (?): size kazandırdığı "imajdır."

Aracın kendisi zaten paradır... ve size "benim için bu paraları veriyorsun; ama ben de sana 'bir statü, saygınlık' vaadediyorum; gerçekte paran olmasa bile varmış gibi göstermeni sağlıyorum" mesajını iletir. İşte imaj budur. Zenginsen, dış dünyaya bu imajlar üzerinden zenginliğini gösterirsin; zengin değilsen yine aynı imajlar üzerinden zengin gibi hissetmeyi öğrenirsin.

Kullandığın telefon ya da her neyse... tüketim maddesinin hayatınızda temel önemi imaj değeridir. Size parası karşılığında imaj satarlar; işlevsellik bunun çok gerisinde kalır. Tam da bundan dolayı aynı marka telefonun değişik renkleri arasında bile belirgin fiyat farkları ortaya çıkar.

Yeni bir dünyada mı yaşıyoruz (?)

Bilgi iletişim araçları, "Enformasyon toplumu" olarak adlandırılan yeni bir dünya getirmez, dünya bildiğimiz dünyadır; yani hayatımızda bir iyileşme, gelişme yoktur, değişen tek şey iş yapma ve iletişim biçimleridir.

İyileşme ve gelişmeden uzak olan hayatlarımız, yine temelde kendi kâr mekânizmasını işleten verili sistem içerisinde sürüp gitmektedir.

Bunun devamı tüketmeye; gerçekte ihtiyacımız olmayan şeylerin tüketimine dayanmaktadır.
Gerçek ihtiyacın yerini imaj almıştır. O yüzden "imajlar dünyasında" (içinde bulunduğumuz zaman kastediliyor) "imaj herşey demektir"; imaj zengin değilseniz zenginlik, zenginseniz, zenginliğinizin anlatımı, güzel değilseniz, güzel olmanın yolu olur.

Gelişmiş insan edebiyatı, sinemayı, kitapları tüketir...

"Bu enformatik dünyanın" imajları altında zengin hissedebilir ya da şansınız yaver giderse para kazanıp "zengin" azınlığın içerisine girebilirsiniz; ama asla gerçekten zengin bir insan olamazsınız.

Zenginlik parayla, statüyle ya da imajlarla kazanılmaz.

Hayatı bütün unsurlarıyla kavrayan, doğayı seven, emeğe inanan gerçek zengindir.

Cep telefonunu, arabayı, gösterişli kıyafetleri tüketerek zengin olunmaz.

Gelişmiş insan kitapları, sinemayı, edebiyatı, tiyatroyu tüketir; bilime inanır.

Asıl zenginlik budur.

https://twitter.com/mozgursancar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder