6 Nisan 2017 Perşembe

"Bütün korkuları yok ettim"

Popüler kültürün yeni ürünü paranormal film 
Son dönemde konusunu insan olmayan varlıkların oluşturduğu yerli filmlerde tam anlamıyla bir patlama yaşandı.


Arz talep ilişkisinin arz edenden yana "denge bulduğu" bir süreç olsa gerek...
Birbirine benzer temalarda, benzer ya da yakın isimlerle 3-4 yıllık periyotta onlarca film yapıldı.

Söylenceler 

Basitçe cinler ve insanların onlarla kurduğu ilişki/iletişim sonrası felaketler anlatılıyor.
Bu konuda son derece derin bir sözlü kültüre sahip olmamız, bu türden filmlerin üretimini kolaylaştıran başlıca etken. Bir Anadolu çocuğu olarak o kadar çok cin hikayesi duydum ki, çabucak bir sinopsis oluşturabiliyorum.

Pazar kaygısı 

Ortaya çıkan ürünlerin tamamını film tekniği açısından başarısız addetmek doğru bir yaklaşım olmaz.
Son izlediğim film, Azap, konunun serimlenişi, çekim tekniği, geri dönüşlerle ortaya çıkan anlatımı, iyi seçilmiş resim ve planların varlığı, daha da önemlisi iyi olan oyuncu performanslarıyla belli bir başarı çizgisini bulmuş. Özellikle final sahnesinde kullanılan mekân, kostüm, ışık ve müzik çok başarılıydı; anlatılan hikâyeyi çocukluğumda defalarca dinledim; bu nedenle mükemmele yakın anlatıldığını düşünüyorum.
Fakat bu tarzda yapılan filmlerde 2014'ten bu yana tam anlamıyla bir enflasyon yaşanıyor. Nitelikten çok oluşan pazarı değerlendirmek ve sürümden kazanmak kaygısı nedeniyle, izlemenin mutlak biçimde zaman kaybı olduğunu söyleyebileceğim onlarca film var.

Gizem, merak...  

Belki bir genelleme yapmak yanlış olur; fakat bunlar hemen hemen herkesin izleme eğiliminde olacağı türden filmler. Çünkü merak duygusuna karşılık geliyor. Duyduğunuz, ama çok fazla sorgulamadığınız, belki de üzerinde düşünmekten korktuğunuz bir konu rahatça izleyebileceğiniz biçimde önünüze geliyor. Size yaşattığı korku ya da ürperti gündelik hayatın stresinden, somut problemlerden ya da o anda yaşadığınız kaygılardan belli bir süreliğine kurtulmanızı sağlıyor.

Merak ediyoruz; çünkü göremediğimiz, ancak onların bizi gördüğü varsayılan başka varlıklardan söz ediliyor. Gizem içeriyor; bilinmeyenin yarattığı çatışma yine filmin akışı içerisinde çözülüyor ve gizeme ulaşmanızı sağlayan bir finalle buluşuyorsunuz.

Esrarengiz 

Senaryo ve prodüksiyonu son derece zayıf olanlar dışında, bu mistifikasyon içerikli filmlerin çoğunluğu didaktik olma kaygısındadır. Size bir şeyler öğretmeye çalışır.
İslamın bu konuda ortaya koyduğu kaîdeler, ayetler ya da filmin kahramanları tarafından doğruca anlatılır. Senaryoyu yazanlar derslerine iyi çalışmışlardır.
Bu konuda çıkan gazete haberleri, gerçekte yaşandığından bahsedilen vakalar, bunları anlatanlar, çok daha fazla olarak kimi zaman yöreden yöreye küçük farklılıklar gösterse de genelde birbiriyle uyumlu söylenceler senaryoyu oluşturan yegâne kaynaklardır.
En azından geçmişte bir zamanda kulak misafiri olduğumuz bu ürkütücü konu bir yaşam kesiti olarak, görsel biçimde sunulur ve temelde zayıf olan bir noktadan kendi başarısını sağlamaya çalışır.
İnsan korkar; ancak korkuya merak duygusu eşlik eder; çünkü ikisini esrarengizlik yan yana getirir. Dolayısıyla bu türden cinli perili filmleri izlemekten kendimizi alıkoyamayız.

Paranormal 

Amerikan filmi (ABD- Hollywood) neredeyse yarım asırdır Hristiyanlığı yüceltmek adına şeytan - cin içerikli filmleri kullanıyor. Ve şaşırtıcı finallere, ya da olay örgüsüne sahip olmaktan yoksun biçimde kendini tekrarlamaya devam ediyor. Çoğunlukla iyi Hristiyanlar kazanıyor. (The Others -Ötekiler- hayalet imgelemini kullanmakla birlikte bu türün içerisine girmez. Yüksek bir duyguya yöneliyor)

Paranormal activity serisi bu türün son ve yeni örneği olarak ortaya çıktı.
Belgesel kayıt havası... çok katlı, çok odalı villalar, korkunç ses efektleri, saldırı ve olaylara karşın villasını terketmeyen kahramanlar... serinin temel malzemesini oluşturuyor. Kayıtların çoğunlukla el kamerasıyla yapılıyor olması Lars von Trier'in Dogma tekniğini akla getiriyor.

Bir popüler kültür ürünü 

Birbirinin aynı klişelerin (Cin çağırma/çıkarma ayinleri vb.) bolca kullanıldığı bu filmler bir popüler kültür ürünü olarak hızla üretiliyor ve aynı hızla tüketiliyor. Muhtemeldir ki Türk sinema tarihinde ağırlıkları dönemsel olmanın ötesine geçmeyecek.
Başta da söyledim, insan gizemli olana ilgi duyuyor. Belki başkasının korkusunu kendi güvenlikli dünyasından izlerken, özel bir rahatlık hissi yaşıyor. Belki de filmsel korku, sonrasında onun gerçek dünyasına da yansıyor.
Ayrıca sözlü gelenek içerisinde anlantılagelen bu hikâyeleri bir film içerisinde izlemek çekici gelebilir.


Türk sinemasının son dönemde içerisinde bulunduğu paranormal keşif, basitçe, izleyicinin merak ve korkuyu güvenli koltuklarda yaşama "tercihinden" yola çıkıyor, bir piyasa başarısı elde etmeyi amaçlıyor.
Yarattıkları korku dalgası insanın ontolojik güvenliğini sarsacak nitelikte değil. Çünkü temel bir insan duygusu olan korku doğru anlaşılıp, tanımlandığı zaman aşılabilir bir şeydir.

"Saklanacak bir yer bulamadığım için içimdeki bütün korkuları yok ettim." Cengiz Han. 

https://twitter.com/mozgursancar









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder