6 Mayıs 2020 Çarşamba

Romantizm ve Cesaret

Romantizmin Gücü 
Salgın dönemi, önceden olmadığı kadar farklı düşünmemizi sağlıyor. İlk planda basit bir nedenle açıklanabilecek gibi gözükse de o kadar basit olmadığı kanaatindeyim.

Çünkü salgının yarattığı korku içimizdeki kötülükleri kovuyor. Hayata tutunma kaygısı, daha yoğun bir duygu olarak ön plana çıkıyor.

Korkunun Zoru

Bu yeni gerçekliğin, kötü ve bencil olanların, kendilerine çeki düzen vermelerini sağlamasını yadsıyor değilim. Ancak şunu biliyorum ki, böylesine büyük korkular, kötülüklerin yerini köklü biçimde iyiliğin almasına yol açmaz.
Yaşadığı korku nedeniyle, ezdiği masum insanlar adına üzülen ya da yaptığı haksızlıkları hatırlayan kişi iyi insan olmak konusunda değişmeye başlamış mıdır (?)... bunun mutlak biçimde "evet" şeklinde yanıtlanabileceğini sanmıyorum; çünkü gerçek değişim bütünüyle farklılaşan bir hayat düşüncesi ve pratiğiyle gelir. Şimdi değiştiğini düşünen, "ne kadar yanlış ve kötü şeyler yapmışım" diyenlerin pek çoğu normalleşmeyle birlikte, eski yanlış hayatlarına dönecekler.

Korkunun zoru onları böyle düşünmeye iten... Korku bitince, onlar yine aynı insan olurlar.

Korku Bitince 

Asıl olan, her hangi bir korku ya da kaygı zorlaması olmadan, insan özüne ulaşarak gerçekleştirilen değişimdir. Küçük mutluluklar, özgecilik; başkasının mutluluğu ile mutlu olmak, herkesin hakkına hukukuna riâyet etmek, bunları savunmak ve insanı sevmek... bütün bunlar koronavirüsün yarattığı dehşet nedeniyle sahip olunabilecek özellikler değildir.
O nedenle karantina günlerinde değiştiğini ve farklı düşünmeye başladığını söyleyenlerin durumunu,  bir düz mantıkla, "musibetler insan olduğumuzu bize hatırlattı" şeklinde açıklayamayız.

Basit bir açıklama bu durumu anlamamızı sağlamıyor; insanın doğuştan getirdiği karakteristik özellikleriyle oluşan kişilik, korku veren bir olay ile değişmez. Bu olsa olsa geçici bir davranış değişikliğidir.

İnsan özünü koruyan ise her hangi bir korku zoruyla değil, içinde barındırdığı insanî sevgiyle yaşama sarılır; dolayısıyla salgının onları başka bir insan hâline getirdiğini de söyleyemeyiz.

Gündelik Hayat Pratiğindeki Değişim 

Salgın günlerindeki değişimin yanlış yorumlanması ve basitçe açıklanamayacak olmasının bir başka nedeni ise, gündelik hayat pratiğindeki değişimdir.
Sokağa çıkamayan, evde, daha önce hiç olmadığı kadar kalmak zorunda olan, artık başka ilgi alanları yaratmaya başlar. Aklı ve düşüncesi başka çalışır; fakat bu da bir köklü değişimi içermez.
Karantina günleri, şâyet gerçekten iyi bir insan değilseniz, sizi kalıcı bir iyi insan hâline getirmez. Belki daha hâlishâne düşündüğünüzü, kendinizi mâkûl insan seviyesine çektiğinizi varsayabilirsiniz; düşünebilirsiniz; ama gerçek böyle değildir.

Romantizmin Gücü 

İyi insan, ortada hiçbir zorlayıcı neden olmadan, başkalarının da mutluluğunu düşünen insandır.

Salgın günlerinde farklı düşünmekten bahsetmişken, romantizm üzerinde daha fazla kafa yormaya başladığımı söyleyebilirim. Bu dönem daha romantik düşünmemi sağladı.

Felsefi açıdan romantizmden bahsediyorum. Dünyaya romantizmin yüceltici, çoşkulu ve hayatı idealize eden penceresinden bakmak gerekiyor.

Romantizm bir iç dünyadır; dış dünyadaki acıları, korkuyu, çoşku ve mutluluğu, aşkı anlamanızı sağlar.

Sizi mücadele konusunda cesaretlendirir. Hayat bir mücadeledir. Ve bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey mücadele etme cesaretidir.


https://twitter.com/mozgursancar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder